THE WOLRD

11-11-11
Friday, 26.04.24, 00:49
Welcome Guest | RSS
Live Silver Price

Live Brent Oil Pri

Site menu

Section categories
Covid 19 [1]
USA and Canada [266]
Deutschland [218]
Europe [53]
China [23]
Russia [85]
Türkiye [455]
Caucasus [1]
Kazakhstan [98]
Turkic World [66]
Muslım World [37]
Iran [36]
Syria [14]
Israel [18]
Asia [12]
India [12]
Military [4]
Africa [7]
Latin America [10]
History of the World [16]
Editorial [23]
Books [4]

Chat Box

Our poll
Rate the site
Total of answers: 72


17:36
Fransa’nın Tavrı ve Türkiye’nin Göremedikleri!

efendiler_hangi_ilerleme_dis_guclerin_nasihatlariyla_olur225

Fransa’nın Tavrı ve Türkiye’nin Göremedikleri!

Diplomasinin, iç siyasetteki gibi şark kurnazlığıyla, ayak oyunlarıyla, sandık hileleriyle sürdürülemeyeceği belliydi. Ama Türkiye göremedi.

Zamanında etkili, caydırıcı, güçlü önlemler alınmadığından, adım adım gelmekte olan sorunu fark edemedi. Oysa her şey açıkça ortadaydı.

Neleri göremedi Türkiye?

Sorunun Türkiye ile Ermenistan, Türkiye ile Ermeni diasporası arasında yaşanan bir sorun değil, Türkiye ile Batı emperyalizmi arasındaki bir sorun olduğunu göremedi.

Konunun bir tarih meselesi değil, bir siyaset meselesi olduğunu göremedi.

İşin arşivleri açmakla, Ermenilerden özür dilemekle, "tanıma, tazminat, toprak” şeklinde özetlenen Ermeni taleplerine karşı sessiz kalmakla çözülemeyeceğini göremedi.

Ermenilerin Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’ne karşı savaşan Rusya ve Fransa’nın yanında saf tuttuklarını, onların ordularında görev aldıklarını, savaşa aktif olarak katıldıklarını anlatmakla, Batıyı ikna edemeyeceğini göremedi.

Sadece dışarıdan değil, içeriden de kuşatıldığını, sözde soykırım iddialarının medyada, sendikalarda, üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarında, siyasi partilerde geniş kabul gördüğünü (özür diliyoruz.com sitesindeki imzalar kimindi?) göremedi.

Batı’nın, Ermenileri ve Ermeni iddialarını kullanarak, Türkiye’ye çullandığını, Türkiye’nin Kurtuluş Savaşı’yla, kuruluş süreciyle, kurucu felsefesiyle hesaplaştığını, Sevr’i cephelerde yırtıp atan Lozan kahramanlarını "katil, barbar, soykırım suçlusu” olarak göstermek istediğini göremedi.

Emperyalizmin, Türkleri cani olarak göstererek, önümüzdeki süreçte ülkemizi de Yugoslavya, Irak, Libya haline getirebilmek için psikolojik ortam yarattığını, saldırı gerekçesi ürettiğini, BM onaylı müdahale için sahte malzeme biriktirdiğini göremedi.

Oysa Türkiye’ye çullanan sadece Fransa değildi. ABD de Fransa ile beraberdi. Başımıza Süleymaniye’de çuval geçirdiğinde, nota verebildik mi? Hayır. Tersine ülkeyi yönetenler "Büyük devletlere nota verilmez” gibi korkak yaklaşımlarla, "Ne notası, müzik notası mı?” gibi ciddiyetten uzak tavırlarla meseleyi geçiştirdiler. ABD’nin önceki dışişleri bakanlarından biri Türkiye için "ılımlı İslam ülkesi” dediğinde, tavır koyabildik mi? Hayır. İçimize sindirdik, hatta kimileri bu tanımı pek sevdiler. Bir diğer ABD dışişleri bakanı, "Yeni bir Ortadoğu’nun zamanı geldi. Bölgede 22 ülkenin haritası değişecek” diye yazdığında tepki verdik mi? Hayır. Tersine BOP eş başkanlığını kabul ettik, Irak’taki işgalci ABD askerlerinin ülkelerine sağ salim dönebilmeleri için duacı olduğumuzu söyledik. ABD’li Albay Ralph Peters, ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yazdığı makalede, BOP haritasıyla Türkiye dahil pek çok ülkeyi bölerken, Ermenistan’ı büyütüp, Kürdistan’ı kurarken sesimizi yükselttik mi? Hayır. Bu tür bir haritanın gösterildiği NATO toplantısında salondaki birkaç Türk subay toplantıyı terk etti, o kadar. Bırakınız siyasetçileri, kaç tane paşa ABD’den aldığı madalyayı, şilti, beratı, takdirnameyi iade etti?

Böyledir bu işler. Bütünü göremeyen parçada boğulur, parçalanır gider. Emperyalizm sözcüğünü ağzına almadan siyaset yapan, gazetecilik yapan, bilim yapan, yanılır. Siyasal iktisat bilmeyen, kuvvet tahlili, iktisadi tahlil, sınıfsal tahlil yapamayan çuvallar. Emperyalist Fransa Libya’ya silahıyla, Türkiye’ye da soykırım yasasıyla saldırır. Çünkü Sevr projesi Batının gündeminden düşmemiştir. Dünya siyasetindeki iniş çıkışlarla, gel gitlerle ve Türkiye’deki iç dinamiklerle yapılan ittifaklarla yürürlüktedir.

O yüzden ABD’den ve AB’den gelen her teklife anında "evet” diyen, muhataplarını "evet”e alıştıranların iyi düşünmesi gerekir. ABD İncirlik Üssü’nü anlaşmalara aykırı olarak kullanırken, Türkiye’den havalanan uçaklar komşu ülkelerde casusluk faaliyeti yaparken, Irak ve Suriye’nin nasıl vurulacağını hesaplarken, Türkiye başına gelecekleri öngörememiştir. ABD’li yöneticiler Irak’taki başarısızlıklarının faturasını Türkiye’ye keserken, sık sık "Türkiye kuzeyden cephe açmamıza izin verseydi, kaybımız çok daha az olurdu” derken, İngiliz bakan daha da ileri giderek, ölen İngiliz askerlerinin sayısını bile Türkiye’den geçmeyen tezkereye bağlarken, susmak, sineye çekmek, Fransa’yı cesaretlendirmiştir.

Ödül alabilmek için Türkiye’yi içeriden vuran, Türkiye’yi "arazi parçası” olarak tanımlayan, Kıbrıs’ı toprak parçası olarak gören, kısacası aydınlatmayan karartan ve emperyalizme göz kırpan aydınların da bu sonuçta payı vardır. Küreselleşmeye, post modernizme, neo liberalizme, yeni muhafazakârlığa o denli kaptırmışlardır ki kendilerini, Türkiye’den kopmuşlardır. Onlara göre; Orhan Pamuk’un "Türkler 1 milyon Ermeniyi, 30 bin Kürdü kesti” sözüne sahip çıkanlar demokrat, o sözü eleştirenler darbecidir. Onlara göre; Türkiye’yi savunanlar gerici, emperyalizmin devşirdikleri ilericidir. Onlara göre; ABD’nin, Almanya’nın, İngiltere’nin, Fransa’nın kanlı ellerini, kirli- emperyalist geçmişlerini anımsatan dinozorlar tez elden susturulmalıdır.

"Tarihimizle barışalım, tarihimizle yüzleşelim” diyen günümüzün resmi tarihçileri, tarihi iyi okumalıdırlar. Türk tarihi üzerinden Kurtuluş Savaşı ve Atatürk’e saldıranların Türkiye’yi hedef alan emperyalistler olduğunu görmelidirler. Çünkü bu coğrafyanın 7 bin yılı geçen birlikte yaşama kültürü, 2 bin yılı aşan devlet geleneği, 200 yıllık çağdaşlaşma deneyimi vardır. Türk basınında ve üniversitelerinde hayli devşirme yetiştiren Alman istihbaratçılar, "Türkiye ve Türkler yapay, zorlama bir devlet ve millettir. Atatürk soykırım suçlusudur” deseler de, ülkemizde Atatürk ve Cumhuriyet’in çok güçlü kökleri vardır.

Dikkat edelim. Sermayenin birleşmesini, gümrüklerin birleşmesini, hatta dinler arası diyalog projesiyle dinlerin birleşmesini savunanlar, Türkiye’nin bölünmesini, parçalanmasını, ayrışmasını istiyorlar. İnanç hortumcuları, etnik köken pazarlamacıları, iman bankerleri, dönek solcular, mankurtlaşmış sözde milliyetçiler birleşip, ülkenin bağımsızlığı, bütünlüğü, egemenliği ve Cumhuriyet Devrimi kazanımlarından yana olanların birleşmesini yapay, zorlama olarak takdim ediyorlar.

Şimdi soralım: Böyle aydınları! olan bir ülke karanlıktan kurtulabilir mi?

Barış DOSTER - 26 Aralık 2011 - İlk Kurşun

http://dunya48.free.fr


Category: Türkiye | Views: 1730 | Added by: Emo | Rating: 0.0/0
Total comments: 0
Name *:
Email *:
Code *:
Live Gold Price

Live Wti Oil Price

Calendar
«  December 2011  »
SuMoTuWeThFrSa
    123
45678910
11121314151617
18192021222324
25262728293031

Search

Log In
Login:
Password:

Entries archive

Statistics

Total online: 6
Guests: 6
Users: 0

Copyright theworld-11-11-11.com 2024© All rights reserved